23 Ağustos 2009 Pazar

Dehliz

"Anne bugün nefesim kesildi" diye bağırarak odasından salona doğru koştu. Annesinin
"Oğlum basamakları yavaş çık demedimmi ben sana?" cevabı ile sesi soluğu bir kez daha kesildi ve spor ayakkabılarını alıp dışarı çıktı.

Sokaklar çocuk dolu, heryerde bir curcuna bir temaşa, kimi oyun oynuyor kimi koşuşturuyor bir yerden bir başka yere.

Bakıp onlara ;
"Acaba onların nefesi hiç kesilmedi mi? Abim hergün yeni bir tane anlatırdı, nefesini kesen. Eğer hergün bir tane çıkıyorsa insanın karşısına ben niye ilk defa yaşıyorum. Eğer buluğ çağı ile alakalı ise bir yıldır niye hiç nefesim kesilmedi. Sene sonuna kadar abimi nasıl bekleyeceğim?" diye düşünürken yoldaki irili ufaklı tüm çakılları yol kenarına doğru tekmeliyordu.

Herhangi bir maça başlamadı, başlayamadı, sanki sonunu getirecek kadar nefesi kalmamıştı.

Bir apartmanın basamaklarına çömeldi. Hep "O an" geliyordu aklına ve aynı sahneyi gördükçe nefesi kesiliyor kalbi sıkışıyordu. Gözleri bir noktaya sabitlenmiş, sözlerini nereden ezberlediğini bilmediği şarkılar mırıldanırken buluyordu kendini. Bir ara bir kapı sesi duydu ancak hiç oralı olmadı, ufaktan mırıldanıyordu ;






Yanına birisinin oturduğunu farkettiğinde nerede ise hiç tepki vermeden şöyle bir baktı göz ucuyla. Yanına oturanın, mahallenin en ağır abisi olduğunu anlayınca bir anda kalkmaya yeltendi. Koca elleri ile omuzuna hafifçe bastırdı abi;
"Otur bakalım" dedi. Onüç yıldır aynı sokakta oturuyorlardı ancak sadece birkaç kez abi saçını şöyle bir okşamış, arada sırada toplarına vurmuştu o kadar.

"Evet genç adam niye böyle dalgınsın bakalım" dedi o kalın sesi ile abi.
"Yok birşey abi" dedi titrek, ne yapacağını bilmeyen bir ifade ile.
Abi gözlerinin tam içine bakıyordu, o ise kaçıramıyordu. Sonunun ne olacağını merak ediyor ve oda gözlerinin içine bakıyordu.

"Ahaaa anlaşıldı genç, sende düştün aşkın dehlizine. Kimsede anlamıyor seni değilmi?"
Bu adamdan çıkacak bir sözün anlamını bilmediğine inanamıyordu. Öğrendiklerine göre bu tür adamlar hayatını 400-500 kelimeyle geçirir en fazla birazda argo kullanırlardı. Dayanamadı sordu :

Abi dehliz ne demek?

Kafasını hafifçe önüne eğen abi başladı şunları söylemeye :

Hayatdır,
Dehlizlerin en büyüğü.
Gözlerin görmez,
Karanlıktasındır,
Yollar
Seni sürükler.
Yorulduğun yer,
Sonudur dehlizin.
Eğer doğruysa yolun,
Sonu aydınlıktır.
Yok
Eğriysen eğer
Sende yolun gibi,
Derinlerdedir yerin.

Çocuk kaşlarını kaldırmış abinin gözlerinin içine dalıyor ve cevabı anlamaya çalışıyorduki ;

Aslında dehliz, bir karanlık yoldur.
Ne bir başlangıç, Nede bir sondur.

Çocuk bu sefer anlamıştı, yüzüne bir gülümseme oturdu. Hemen arkasından ise hayretten oluşan bir saflık ifadesi ile dönüp, döktü eteğindekileri ;

-Peki abi, nefesim neden kesildi?

-Neden kesildiğini bilemem, belki onu ilk defa gördün, belki onunla ilk defa konuştun, belki ilk defa güldü sana yada ne bileyim belkide ilk defa elini tuttun.

-İlk defa gördüm onu, aslında daha önce de görüyordum ancak bugün nefesim kesildi onu gördüğümde.

Zahirdir insan, bakarsın, görürsün.
İlimdir irfan, okursun, öğrenirsin.
Nefistir yanıltan, kanarsın, yanarsın.
Aşktır aslolan, inanırsın, yaşarsın. (Şehadet parmağı ile semayı gösterir)

-Yani?

-Bu sevda ile ilk tanışmanız, daha çok görüşeceksiniz, hoş sohbetleriniz olacağı gibi arada kavgalarınızda olacak. Ancak ona ne teslim olup kendin olmaktan vazgeç, ne de çok tersleyerek tüm ömrünü tek başına geçir. Yani bu kızı çok değil bir iki ay sonra unutacaksın, sonra bir başkası için kesilecek nefesin. Hatta bir ara kendini astım hastası sanacaksın. Ama öyle bir gün gelecekki, nefesin öyle bir kesilecek...

Abinin sesi titredi, bir süre kafasını önüne eğerek hiç konuşmadan bekledi.

-Öyle bir kesilecek ki, onun ile nefes almaya başlayana kadar aldığın nefeslerin hiçbirisi rahatlatmayacak seni. Hiçbir gece yastığa başını koyar koymaz uyuyamayacaksın. Her sabah rüyalarını hatırlamaya çalışacaksın, onu görebilme ihtimali için. Derin derin dalacaksın işyerinde, otobüste, yolda, yemekte, orada burada... Ve birgün gelecek, artık bu son nokta diyip gideceksin, dikileceksin karşısına ve soracaksın sorunu. Eğer cevap olumsuz olursa benim gibi olacaksın.

Abi son cümleye başlarken oturduğu yerden doğrulmaya başlamıştı. Cümle bittiğinde ise sırtı çocuğa dönük, elleri arkada tesbihini çeke çeke yola koyulmuştu bile.

-Abi, eğer olumlu olursa?

-Dehlizin aydınlanır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder